12 Ekim 2012 Cuma

Küf


Uzun bir zamandan sonra yeniden gazete okumaya döndüm. Doktora tezimi bitirme süreci, benim başka şeyler okumama, yazmama engel oldu bir dönem. Tabi bir de gazetelerde okuduklarımın baskısını kaldıracak durumda hissetmedim kendimi. Şimdi tez sonrası İstanbul yaşantıma geçişte, hem de artık tiyatroya ve yeni okumalara başlamaya az çok hazırlanırken, gazete sayfalarını da yavaş yavaş açıyorum. Hala gücüm yeterli değil. Müdahele edemediğin onca şeyle yüzleşip yüzleşip sonra kendi hayatına devam etme halinin iç sıkıntısı malum. Bence pek çoğumuza yabancı değil...Dün bizim BuluTiyatro'nun yeni oyunu, Ebru'nun(Ebru Nihan Celkan) yazdığı, Mirza Metin'in yönettiği "Nerde Kalmıştık'ın premiyeri vardı Şermola Performans'ta. Mutlaka izlemenizi öneririm...Bu duyguya dair çok şey bulacaksınız...






Yine de gazetede okuduklarımdan öğrendiğim bir şey var...Neyse ki iyi röportajlar, güzel insanlar da var gazete sayfalarında. Ercan Kesal, en son oynadığı film Küf ile Altın Portakal'ın en iyi oyuncu adaylarından. Film, oğlunu arayan bir babayla ilgili, Cumartesi Anneleri'nden esinlenmiş. Çok merak ediyorum. Hem filmin hikayesi önemli, hem de Kesal'ı "Bir Zamanlar Anadolu'da" filmindeki muhtar rolünde izledikten sonra, onun oyunculuğunun takipçisi olmak gerek...Kesal, oyunculuktan gelmiyor. Dolayısıyla, oyunculuk hayatına sonradan girmiş ve hala öteki işlerini yapmakta olan bir insan olarak bana verdiği ilham büyük.

Röportajdaki sorulardan biri şu:

"Eşiniz Nazan Kesal sizdeki bu oyunculuk sevdasını nasıl yorumluyor?"

Cevabı:
"Oyuncu refleksleri gösterdiğimi ve artık oyuncu olduğumu düşünüyor o. Ancak ben hâlâ profesyonel anlamda oyuncu endişesi taşımadığım kanaatindeyim. Oynamasam da hayatımda çok fazla bir şey değişmez. O yüzden rahatım. Ancak ben bir yandan da işimi yapıyorum, bir hastane işletiyorum, üniversiteye gidiyorum. Zamanı iyi değerlendirmek zorunda kaldığınızda aslında daha iyi üretiyorsunuz."

Bana iyi gelen bir cevap oldu doğrusu...Deniyorum ben de.

Merakla bekliyorum Küf'ü...

9 Ekim 2012 Salı

"Yazar olma. Yazıyor ol."


 "Don't be a writer. Be writing."

  "Yazar olma. Yazıyor ol."

    William Faulkner

  Bir de, tekrarlardan kaçın. Bunu da ben ekledim. Günaydın İstanbul. Bu sefer başlangıç, Zeynep Kamil'den...