3 Ekim 2011 Pazartesi

Orada bir aç var uzakta...

İstanbul'dan Somali'ye Ajda Pekkan'lı yardım konserinin afişleri düşündürücü. Pek çok örnekten sadece bir tanesi aslında. İngiliz Marksist tarihçilerden E.P.Thompson, ünlü "Moral Economy of the English Crowd" makalesinde, açlığın, modern toplumlar tarafından algılanması güç bir durum olduğundan bahsediyordu. Açlık yüzünden isyan eden toplulukları harekete geçirenin basit bir biyolojik yokluk ya da ekonomik dürtü değil; "hak" ve "adalet" talepleri olduğunu anlatmak istiyordu makalenin genelinde. Açlığın da politik ekonomi ile bağlantısını kuruyordu böylelikle.

Bizim kuşağın çocukluğunda, televizyonlarda kafasına sinek konan Afrikalı çocuk görüntülerine bakardık, üzülürdük. Acırdık. Acıma duygusunu zaten Kemalettin Tuğcu ile öğrenmiştik yeterince. O zamanlar bu tür görüntülerin, acıma duygusu ile beraber aslında o uzaklardaki sinekli çocukları zihnimizde iyice uzak bir yere attığını anlayamazdık. Yıllar geçti; Afrika'daki sinekli çocuk resimleri baki.

Somali için düzenlenen yardım kampanyalarına ihtiyaç var çok. Devletlerin beceremediklerine başka kanallardan birileri el atmazsa, kısa vadede pek çok insan ölüyor çünkü. Öte yandan, düşünmeli. Üç beş parça ekmekle, ilaçla acil durumlarda gönderilen yardımlar, minik deliklere zayıf yamalar yapmaya yarıyor sadece. Ya açlığın devamlılığına sebep olan siyasi ve ekonomik sebepler? Artık Hindistan ve Afrika'da toprağa yatırım yapıyor uluslararası tarım şirketleri. Küresel ısınma ve kaynakların azlığının büyük bir tehlike olduğunu anladılar; ama tabi ki bu farkındalığın sonuçları küresel düzende yine eşit bir şekilde dağılmayacak. Hindistan'da pek çok çiftçi borç batağında örneğin; tarım şirketlerinin ürettiği tohumlara bağlı kılındıkları için...

Aşağıdaki gibi afişler yardım toplanmasını sağlıyor olabilir. Eminim birilerinin kısa vadede kurtulmasına da etkileri vardır. Ama aynı zamanda açlığın siyasi ve ekonomik bir mesele olduğu fikrinden uzaklaştırıyorlar bizleri. Vicdanı, "hak" ve"adalet" kavramlarından ziyade, "acıma"  ile yanyana getiriyorlar. Afrikalı çocuğun kafasındaki sinek daha yıllarca orada yaşamaya devam ederken, "ah vah" lar da yavaş yavaş sessizleşerek kayboluyor zaten...David Nally'nin bir yazısı var bu hafta El Cezire'de, ben de buraya alıyorum.  


    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder